12 Ağustos 2014 Salı

THASSOS ya da TAŞÖZ



Geçen bayramda (2013) bir tur programına katılarak Thassos adasına gitmiştik. Tur programı nedeniyle adanın görmek istediğimiz birçok yerini yeterince değerlendirememiştik. Son gün araç kiralayarak küçük de olsa bir ada turu yapmıştık ama yetmemişti. Yeniden gitme planları yaparken arkadaşlarımızın kendi araçları ile gideceklerini öğrendik. Bizde kendi aracımızla onlara katılmaya karar verdik ve 6 kişilik bir grup oluştu. Temmuz ayının ikinci yarısında bayram tatili başlamadan önceki hafta sonuna iki gün ekleyip (Perşembe-Pazar) yola koyulduk. Arabayla çıktığımız için öncesinde hazırlık gerekiyordu. Yunanistan için vize gerekiyor ama yeşil pasaporta gerekmiyor. İki işlem var birisi uluslararası ehliyet diğeri de yeşil sigorta. İkisini de Turing ve Otomobil Kurumu yapıyor. Büyük gümrük kapılarında da bu kurumun büroları olduğundan orada da kolayca yapılabiliyor. Her ikisini de birden yaptırırsanız yaklaşık 550 Tl civarında bir masrafı var. Ehliyet 1 yıl geçerli, yeşil sigorta en az 15 günlük yapılıyor. Sabah 07:00 gibi İstanbu’dan yola koyulduk. Tekirdağ, Keşan üzerinden İpsala ya ulaştık. Bu yol 250 km civarında ve trafik yoğunluğuna bağlı olarak 2.5-3 saat sürüyor. Gümrük kalabalık değilse ve tüm evraklar hazırsa 15 dk da her iki taraftaki işlemler bitiyor. Yunanistana girince hemen sizi Egnatia Odos E90 otoyolu karşılıyor. Hız sınırı 130 km/saat. Bu yolun yaklaşık 50. Km sinde polis kontrol noktası var. Her zaman olmuyorlar ama olduklarında yeşil kasko ve uluslararası ehliyet ve pasaport kontrolü yapıyorlar. Gümrükten sonra ilk büyük yerleşim yeri yaklaşık 45 km sonraki Alexandoupolis ya da Dedeağaç. Bundan sonraki il ise Komotini ya da Gümülcine, gümrükten yaklaşık 100 km sonra. Otoyoldan çıkmadan önce göreceğimiz son il Xanthi (Iskeçe) dir ve gümrüğe uzaklığı yaklaşık 140 km. Doğu ve batı girişi var. Batı girişinden yaklaşık 5 km sonra tünel ve 17 km sonra Thassos Keramoti çıkışı var. Thassos için buradan çıkmak gerek. Buradan çıktan sonra Keramoti istikametine doğru küçük kasabalardan geçerek 22 km lik biraz karışık yolun sonunda feribot iskelesine geliniyor. Thassosa Kavala’ dan da feribotla geçiş yapılabilir ama hem 30 km daha fazla yol gitmek gerekiyor hem de feribot geçiş süresi 2 saate yakın Kavala dan kalkan feribot limenas’a değil daha küçük bir liman olan Prinosa gidiyor.
Feribot
Kavala’yı da görmek isterseniz geçişte yine Keramoti iskelesini kullanmak daha akılcı. Keramoti’den Thassos’a Sezonda yaklaşık bir saat arayla feribot var. Biz 12:30 u kaçırdık 13:30 dakine bindik. Bu martılar eşliğinde 45 dk kadar süren kısa ama çok keyifli bir yolculuk. Feribotta bence yanınızda mutlaka ekmek, bisküvi ya da martılara verebileceğiniz yiyecekler bulundurun. Uzattığınız zaman gelip elinizden alıyorlar.
Feribot
Keramoti ve Thassos un güzelliklerini seyrederken Yunan ve ve Türk müziği ezgilerinden oluşan bir repertuvarı klarnet gitar ve akerdeon eşliğinde icra eden sokak çalgıcıları da yolculuk boyunca size eşlik eden diğer bir grubu oluşturuyor. Sizi ilk karşılayan şehir Limenas’dır. Adaya yaklaşırken sizi karşılayan yeşil yamaçlarda, mermer ocaklarının beyaz bir leke oluşturan görüntüsü bu güzelliğe gölge düşürüyor. Ama yine de adanın heyecanı daha baskın bir duygu. Her şey yolunda giderse İstanbul’dan Limenas’a kadar geçen süre yaklaşık 5 saattir.
Feribot

Ada yaklaşık yaklaşık 95 km kıyı şeridine sahip 380 kilometre kare büyüklüğünde ormanlarla kaplı bir yapıya sahip. Bizim güney Eğe sahillerinde olduğu gibi çam ağaçlarıyla kaplı. İskeleye indikten sonra sırtınızı denize dönüpte sol taraf doğru yönelirseniz yeni yapılar arasında geleneksel yapıların da yer aldığı, çok uzun olmayan turistik eşya satıcılarının olduğu sokağa ulaşırsınız. Panagia yolu izlenirse solda antik kent kalıntılarını görmek mümkün olur. Limanın sağ tarafı daha yeni yapılardan oluşmuş bir bölge. Bizim adaya geçmemiz 14:30 u buldu. Acıkmıştık ve otele gitmeden önce yemek yemek istedik. Arabalı olmanın rahatlığını kullanarak Limenas’a yaklaşık 8 km uzaklıktaki panagia köyüne doğru yola koyulduk. Geçen gezimizden bildiğimiz film seti havasındaki bu kasaba çok güzel tandır ve kokoreç yenilebilecek lokantalar var. Biz geçen yıl yediğimiz ve mutlu ayrıldığımız Drosia restoranı seçtik yine.
Drosia Restoran

350 yıllık olduğu söylenen kocaman bir çınarın altında. Lokantanın iki yanında bizdeki kokoreç ızgaralarına benzer iki adet ocak mevcut. Her ikisinde de büyük şişlere geçirilmiş kokoreç, tavuk, kuzu, domuz etleri çevrilmekte idi. Siparişi kilo ya da porsiyon olarak verebiliyorsunuz. Porsiyonlar alıştığımızdan daha çok geliyor. Tandır kebabı, kokoreç yunan salatası, cacık ve içeceklerden oluşan bir menü oluşturduk ve 6 kişi 68 Euro hesap ödedik.


Bu lokantanın hemen karşısında iki adat kahvehane mevcut. Bunların önünden yukarı doğru devam eden sokaktan yürüdük. Biraz ilerisinde sağda su akan kanal ve çevresinde taş döşeli güzel bir patika var. Buradan evlerin arasından yukarı yürünürse çınarların altında aşk çeşmesi ve aşk köprüsünün bulunduğu küçük bir alana ulaşılıyor. Eğer turlar olmaz ise sakin oluyor. Akan suyun sesi ve oluşturduğu serinlik nefes alıp dinlenmek için küçük bir mola olanağı sunuyor. Buradaki kısa mola sonrası hemen yanındaki kilise ve komşusu olan mezarlığı gezdik. Her bir mezara her gün uğrandığını gösteren işaretler vardı.
Aşk Çeşmesi

Geldiğimizden farklı bir yoldan aşağı doğru inmeye başladık. Çatıları kiremit yerine kayrak taşıyla kaplı, çok güzel boyalı süslü evleri, hayranlıkla izleyip fotoğraf çekerek kahve içmek için meydana doğru yürüdük.Adadaki özellikle kırsal kesimdeki birçok evin çatısı kayrak taşlarıyla kaplanmış. Burada özellikle inerken sol tarafta mor boyalı su kabaklarıyla süslenmiş panjurları mavi boyalı beyaz ev çok dikkat çekiciydi.
Panagia
Meydanda yan yana iki kahve var. Birisi sanırım siesta nedeniyle kapalıydı. Diğerinde iki yaşlı hanım oturuyordu. Anladık ki bunlardan birisi kahvenin işletmecisi imiş. Adı Ekaterina kahvenin adı da buydu Henüz adı konulmayan bir dille anlaşarak birer tane kahve ısmarladık.. Kahveler büyükçe fincanlarda geldi. Sonrasında otele gitmek için Limenas’a döndük. Seçtiğimiz otel Angelika bu bölgede hemen küçük bir limanın kenarında idi. Otel konum olarak yüzümüz denize döndüğünde feribot Limanının sağında küçük bir burunda yer alıyor.

Angelika Otel
Lokantalar ve turistik eşyaların satıldığı sokağın başında. Konumu mükemmel odaları eh işte, kahvaltısı vasat ama oteli sadece yatmak için kullanacağımız için çok dert etmedik. Limenas da yemek yenebilecek oldukça fazla seçenek var. Akşam yemeği için, Simi restoranta gitmeye karar verdik. Simi geçen sene de iki kez gittiğimiz balık lokantası.
Simi Restoran
Simi Adaya gelen turistlerin çoğunun uğradığı, özellikle Türklerin çok sevdiği bir lokanta.
Neredeyse adaya gelen her Türk turistin en az bir kez burada yemek yediğini düşünüyorum. Çok kalabalık olması nedeniyle rezervasyonsuz gitmemek gerek. Kaldığımız otele çok yakın olduğu için uğrayıp 1 saat sonrası için yer ayırtıyoruz. Ortam güzel yemekler çok çok özellikli değil. Sardalya ızgara ve ahtapotu sevmedik. Özellikle peynirli patlıcan gözleme, sarımsaklı ekmek ve barbun güzeldi. Fiyat ta yediklerimiz içtiklerimiz düşünüldüğünde makul idi (Kişi başı 13 euro kadar). Sabah hava günlük güneşlikti. Plaja gitmeye karar verdik. Son gidişimizde (Eylül 2015) limanın karşısında Mouses Taverna diye bir lokantaya gittik. İsminin anlamı periler. Bu periler Apollo lir çalarken arkasında şarkı söyleyen 7 peri, ancak bu şarkılar gerçek hayatta doğadan gelen güzel seslerden (rüzgar, su sesi gibi) oluşmakta. Simi ile karşılaştırıldığında hem hizmet hem de yiyeceklerin kalitesi anlamında daha üst sınıf bir lokanta. Fakat beklentinin aksine fiyat açısından fark yok.
Agios Iannios

Tercihimiz Agios Iannios oldu. Burası adanın güney doğusunda panagia dan geçilerek gidiliyor. Aliki plajına yakın bir koy. Yolda çok miktarda tabelası var. Yaklaşık 500 m kadar toprak zeminli dik ve virajlı bir yoldan iniliyor. Tek bir kulübe var. Elektrik yok jeneratörle enerji sağlanıyor. Kır tuvaleti var ama çok temiz. İşletmede de yiyecek ve içecek bulmak mümkün. Plajdaki şemsiye ve sezlonglar artık rutin ücretli olmuş ve 5 euro idi. Bu plajı artık boş yere aramayın.2015 mayısta gittiğimizde bakir olan alanda eylül 2015 de bir otel yükselmekte idi. Daha önceden bilmiyorsanız artık plajın yerini bilee bulamazsınız.

Kumsal iri çakıllı kumdan oluşmakta denizi ise çakıllı ancak akvaryum berraklığında. Gün boyunca burada vakit geçirdik. Adadaki plajlarla ilgili bilgiye http://www.greeka.com/eastern_aegean/thassos/thassos-beaches.htm den ulaşabilirsiniz. Dönüş te batıya doğru hareketle tam bir ada turu yaptık. Bu yol üzerinde Thassos a yaklaşırken Rakoni köyü var.
Agios Iannios
Köy yola yaklaşık 4 km uzaklıkta. Bu köyün girişinde zeytin yağı fabrikası var. Geçen yıl aldığımız zeytin ve zeytin yağları hoşumuza gitmişti. Tekrar uğramak istedik. Sahibi karşıladı bizi yine. Geçen yıl zeytin üretimi çok iyi olmadığı için organik zeytin yağının çok pahalı olduğunu gördük. Yine de 5 ve 3 litrelik iki teneke zeytin yağı ve zeytin aldık. Masada çok güzel armutları vardı neredeyse hepsini bitirdik. Ev yapımı uzo ikram etti ve alkol oranı 53 derece idi.
Akşam yemeği için Simi’nin komşusu olan restoran Palatanakia yi tercih ettik. Dün akşam burası tenha idi ama bu akşam masalar dolu. İki garsonla tüm masaları idare etmeye çalışıyorlar ve tabi ki serviste aksamalar oluyor. Garsonlar amatörce bu işi yaptıklarını düşündüğüm Vangelis ve Yannis. Yannis motorcu imiş. İstanbula çok gelip gitmiş. En iyi bildiği yerler Galata ve Taksim. Her konuda sohbet ediyoruz ve sonuçta olayı iki ülkenin insanlarının dost ve arkadaş olduğuna ancak hükümetlerin ortamı gerdiğine karar vererek sohbeti bağlayıp vedalaşıyoruz.
Platanakia
Servisin ağırlığı ve bekleme süresinin uzunluğu dert edilmez ise yemekleri Simiden kötü değil ve hatta ahtapot ve sardalya ızgara Simiden daha başarılı idi. Fiyat kişi başı 12 euro civarında. Adada denize girebileceğimiz ikinci günümüz.
Arhangelou Manastırı
Gideceğimiz plaj konusunda kararsız kaldık.Adayı iyi bilen bir arkadaşımızdan Kekes plajını güzel olduğu konusunda bir bilgi edindik. Otelde kimse bilmiyordu burayı. Haritadan adanın güney doğusunda bir yer bulup gittik ama bu plajı bulamadık. Yol üzerinde Arhangelou manastırı var. Buraya da uğradık. Diz üstü giyisisi olan bayan ve erkeklere etek yada pijama giydiriyorlar ve açık olan omuzlara da şal örtüyorlar. Avlusundan ve hediyelik eşya satan dükkanından başka bir yeri göstermiyorlar.
Arhangelou Manastırı
Burada dolaşırken yağmur başladı ama çok şiddetli ve uzun süreli değildi. Sonuçta kalabalık olmasına karşın Aliki plajına karar verdik. Aliki adanın güney doğusunda her iki yanında plaj olarak kullanılabilen ve üzerinde tarihi kalıntıların yer aldığı bir yarım ada.
Doğusu daha sakin ama biz batı tarafını tercih ettik. Burada geçen yılda oturduğumuz ortadaki beatiful Alice’nin yerini tercih ettik. Garsonumuz Dimitra buradaydı yine. Öğle olmuştu tabiki yemek zamanıydı. Burada et menüsünü tercih ettik fiyat yine kişi başı 12-13 euro idi Geçen yıl şemsiyeler ücretli değildi ama bu yıl 7 euro olmuş ancak yemek yiyenlerden bu ücreti almıyorlar.
Aliki
Deniz çok güzel temiz ve berrak. Buranın kumsalı yaklaşık 200-250 m uzunluğunda ve çok dar. Kumu ince. Denizin başlangıcı kaya ama 4-5 m ilerleyince kum oluyor. Çok derin değil. Otele döndükten sonra iki kişi ismini bildiğimiz ama gitmediğimiz Makryammos plajını görmek istedik. Limenas’a 4-5 km uzaklıkta bir koy. Karşımıza tatil köyü konseptinde bungalovlardan oluşan bir işletme çıktı. Ziyaret için bize ücretsiz 1 saat süre verdiler. Güzel yeşillikler arasında bir işletme. Sahili çok güzel. Kuzey tarafını bir mendirek kapatıyor ve kuzey rüzgarlarını kesiyor. Sahil kum ve deniz yine Turkuaz renginde. Resepsiyonda Türklerle karşılaştık , ikinci kez geldiklerini ve çok mutlu olduklarını söylediler. Kapıdan çıkarken görevliye günübirlik kullanımın mümkün olup olmadığını sorduk. Kişi başı 3 euro karşılığında günlük olarak girebileceğimizi söyledi. Yarım pansiyon konsepti ile çalışıyordu ve bizim için çok uygun değildi. Daha sonraki gelişlerimizde burasını günübirlik kullanmaya karar verdik.
Kazaviti
Akşam yemeği için Kazaviti ye gitmeye karar verdik. Geçen gelişimizde de burada yemek yemiş ve çok mutlu olmuştuk. Kazaviti adanın batı tarafında Limenas’a yaklaşık 25 km uzaklıkta bir dağ köyü. Limenastan Prinos a doğru giderken Megalo Prinos sapağından çıkılıyor. Buradan yaklaşık 5 km kadar.Yol üzerinde birçok lokanta var ama sonuna kadar gitmek lazım. Köy meydanına geldiğinizde yol bitiyor zaten.

Meydan da birkaç lokanta var ama hepsinin de patroniçesi Anni. Geçen yıl tanışmıştık bu süslü hatunla. Bu yıl hamile idi. Kocası Yorgo hiç ortalıkta gözükmüyor ve tanışamadık tabi. Burada akşam yemeklerinin daha keyifli olduğunu düşünüyorum. Hava kararmadan gidilirse bu güzel köyde küçük bir gezinti de yapılabilir. Bu seferinde gittiğimizde hava kararmak üzere idi ve meydandaki masalarında neredeyse dolmak üzere olduğunu gördük.
Kazaviti

Meydanın başlangıcında bir masa bulup oturduk. Türk olduğumuzu öğrenince hemen bizim masaya Cüneyt’i gönderdiler. Cüneyt İskeçeli ve kısmetse mayısta Nergisle evlenecekmiş. Burada da kesinlikle et tercih edilmeli. Çeşitler çok ve hepsinden de tatmak gerekir. Kabak kızartma ve kabak çiçeği kızartmasını çok beğendik. Tabi ki etler mükemmeldi. Meydanın arkalarında yer alan masaların bulunduğu alan daha kalabalıktı ve burada sahne oluşturulmuş müzik yapılıyordu.O akşam düğün olduğunu öğrendik. Yemekten sonra tabi ki düğünün hakkını verdik. Kazaviti hakkında bilgi ve konumuna http://www.kazaviti-thassos.net/ bakabilirsiniz.








Pazar günü dönüş günüydü. Aynı yolu takip ederek dönüşe başladık. Şunu öğrendik ki Pazar günleri akaryakıt istasyonlarının çoğu kapalı oluyor. Özellikle merkezler dışında açık akaryakıt istasyonu bulmak mümkün değil. Yakıt az ise Pazar günleri uzun yola çıkmadan tedbirini almak gerek. Sonuçta Thassos, denizi, sahilleri, yiyecekleri, fiyatları ve İstanbul’a yakınlığı ile keyifli bir tatilin uygun adresi. Adada keşfedilecek onlarca güzellik olduğunu düşünüyoruz ve uygun fırsatta bunları keşfetmek için yeniden dönmeyi planlıyoruz.
İYİ TATİLLER




1 yorum: